yazar cafe

Bumerang - Yazarkafe

29 Aralık 2010 Çarşamba

deniz ayiSi

Daglar vardi danslarinin ardinda,adimlarini saymadan atiyorlardi cunku dans etmeyi bilmiyorlardi.sadece kalp atislarina ayak uyduruyorlardi,hic bu kadar sakin,mutlu rahat olmamisti.bilseydi dans etmesini belki hersey bu kadar iyi olmayabilirdi.
Ogretilenler altinda eziliyoruz,akisina birakmak sadece dilimizde.daglarin golgelerini uzerimizde hissetmek yada hissetmemek elimizde.daglarin heybetli golgeleri denize vurdugunda deniz sogumaya basliyor,suyun icinde usumuk insani kirpiye benzetiyor oysaki ben yagli parlak bir deniz ayisi olmak istiyorum.fikir fikir denizin icinde oyunlar yapmak ve asla usumemek...

28 Aralık 2010 Salı

algi yanilmasi

Sabah ve servis, her gun oldugu gibi.bu sabah bugulanmis cami silmedim,disariya bakmak istemedim yada bugunun arkasindakileri benzettigim seyler olmasini dusunmek daha cazip geldi.tam anlami ile algilamak istemedim,yanilmak istedim.hayati algilarkende ,kendi istemimizle farkli algilayabilseydik seyleri,seylerin dunyasinda bugulari
silmek istemeseydik ve onlarin ardindan baksak ,anlamasak kacsak

27 Aralık 2010 Pazartesi

Hava henuz aydinlanmamisken,cesaret gerektigini fark ettim bir kere daha,kalemi eline almak icin.yol aliyorum her sabah ve her sabah,ayni saatte ayni yerden ayni yere ve simdi tikandiginda kelimeler birakmali yormamali cumleleri

22 Aralık 2010 Çarşamba

uyku

Bir kriz gibi geliyor, gozlerimin uzerine cokuyor ve hayat hizlanip hareketler yavasliyor ellerimin arasinda.12. Saati doldurduktan sonra vucut saati duruyor adeta...uykum geliyor.
onca yil dahil olmaktan bahsetmisken simdi dahil olmayi istedigim durumlara uykum geldigi icin dahil olamiyorum.yorgunum hemde cok yorgun.

12 Aralık 2010 Pazar

ev kadını olmak

şişeden şarap içmek değildir evvela;
peki demiş ki öyle olmadığını ...
herşeyi aynı anda, pek de güzel doğru yapmakmış sanırım ...
niyetim bir ev kadının günlüğünü yeniden yazmak değil aslında,
sadece birkaç kelime karalayıp aslında onlarında iki televizyon kanalından ibaret olmadığını ifade etmek,

ev kadını tabiri evde olan kadın anlamını içeriyor ki bu sanayi devrimi öncesine denk gelmektedir, kadının değerinin yalnızca yaptığı ekmekle börekle çörekle ve akşam işden gelen eşini mutlu etmesi ile ölçüldüğü zamanları işaret ediyor.

sanayi devrimi sonrası kadın önce işçi oluyor, sadece tek tip işlerde bir makinadan farksız gün boyu çalışan işçi olarak tanımlanmaya başlıyor.

para güçtür
para kimde ise güç ondadır
fiziksel gücü ile erkek ön plandayken zamanla kadında gücü elinde tutmaya başlıyor "para kazanarak"
günümüzde aşk var
aşk ; tüm güçlerinde üzerinde, güçlerin gücü gibi sanki,
ve aşk kazanılan birşey olmaktan ziyade içine düşülen yaşanan,yaşamaktan mutluluk duyulan bir his,
insana herşeyi zevkle yaptıran bir his...
bugun kadın aşık oluyor, çalışıp para kazanıyor,evinde ev kadını oluyor ;evi, eşi, işi için yapmayacağı şey olmuyor. bir şehir kahramanı gibi tüm kötü güçlerden korunarak herşeye heran yetişebiliyor...