yazar cafe

Bumerang - Yazarkafe

19 Aralık 2016 Pazartesi

Yuvayı dişi kuş yapmasaydı....

Yuvayı dişi kuş yapar... 

hadi ordan biz kuş muyuz?

sen hiç kuş yuvası gördün mü?
tamam kus yuvasıda kolay olmuyor da,
 bizim ki ile nasıl bir tutulur,

simdi birileri Evrimmmm o bir atasözü diyor, duyuyorum, 
biliyorum atasözü ama o atasözünden yola çıkıp neler bekleniyor bizden neler..

şimdi şu , 
kız çocukları hep evcilik oynuyor falan muhabbetine ben de dahil olmayacağım
 zira ben pek evcilik oynamadım
ama bir vakit geldi, 
şimdi aklımın almadığı şekilde,
 az bir zamanda tanıdığım, 
sevdiğim bir adamla evlendim, 
yuvamı kurdum, 
yine zamanı gelince 
o saat çaldı anne oldum.

asıl konu ne!

asıl konu biz kadınların aynı anda üzerine düşen görev ve sorumluluklar

kadınsın, 

evlendin, 

mutfak sana ait, buzdolabı, 
yemekler, biten erzak, yapılacak yemek vs.
salon sana ait, 
kumandanın pili, koltukların temizliği vs.
banyo sana ait, 
biten tuvalet kağıdı, sabun, şampuan vs.
yatak odası sana ait, 
dolapların düzeni, kıyafetler, çamasır takibi, kayıp çoraplar...
bu böyle ilerliyor tabi evin tamamı dişi,

bunu en iyi çeyiz alış verişinde anlamıstım.
süpürge benim için, 
çamasır bulaşik makinası benim için, 
ütü benim için, buzdolabı benim icin 
sanki kendi kendime evleniyorum.
yatak çarşafları çicekli böcekli, neden kadın seçiyor o yüzden
herşey dişi 

sonra çalışyorsun, 
bir ofistesin
bakımlı ol, 
makyajsız gelme,
hergün spor ayakkabı giyme,
enerjik ol,
pozitif ol,
ofiste ağlama,
çalışkan ol, dikkatli ol 

AMA

tüm bunları dolapta domates var mıydı diye düşünürken yap.

diyelim ki yaptın, yapabilenleri tanıyorum ve hayranım onlara
vakti geldi, istedin, özendin ne olduysa anne olmak istedin,

hamilesin

miden bulanır, uykun gelir
şişmanlarsın
ağırlaşırsın
ve
yukarı da yazanlara devam etmek zorundasın...
evın bakımı, işin bakımı ve kendi bakımın, bebeğinin bakımı...

doğurdun

dünya ne değişik bir yermiş,
uyumadan kaç gece yaşayabilirsin, 
kız kardeşim 3 yıl yaşadı uyumadan...

3 ay sonra işe başladın,
bebeğini evde bıraktın, daha gün ağarmamışken bindin servise,
çantanda süt sağma makinası,
hala üzerindeki hamilelik kiloların
saçma bir saç kesimi
dandik bir makyaj
yarım aklın ile gittin iş yerine
senden beklentiler aynı ama

ahhh ne yakındım
yakınmak göbek adım

neyse başladın işe eh özlemişsin
arkadaşları, işi, sosyal olmayı
aaaa
bir yeni yetme çocuk çıkar karşına
kesin çıkar...
evli bile değil
ama pardon senin hiç birşeye hakkın yok unutma!

sana sorulmadan yaptığın iş değişmiş
onu öğren, 
hergün bilmem ne kadar süt sağlamaya çalış,
aklın sürekli bebeğinde olsun,
iste yanlışlık yapma sakın,
sonra , 
sonra mi buna ancak bir yıl dayan ve eve geç

artık evdesin
zihnindekiler, ruhundakiler ile evdesin
peki biraz dinlen, bebeğin ile başbaşa vakit geçir...

aaaa dünya ne değişikmiş
şimdi sana mesleklerini söyliyim de bil!
sen
aşçısın
temizlikçisin
housekeepingsin
hemşiresin
doktorsun
hasta bakıcısın
pedegogsun
psikologsun
sabır taşısın
dilek taşısın:) (ferdi özbegeni severim de)
annesin
oyun arkadasısın
ana okulu ögretmenisin
işçisin
en ala emekçisin

ve tabi ki bu durumda annemin deyimi ile hint fakirisin 


yaaaa 
bir kadınsın...

hayırlı uğurlu olsun ....




18 Aralık 2016 Pazar

İnsan Değişmiyor

Hayat, sürekli sorumluluklar peşinde koşmak değil mi? (herşeyi halletti hayatın anlamını da buldu, tebrikler)

Bundan... 17 yıl önce, orta okul sonunda lise için girilmesi gereken bir sınav vardı.. adını hatırlayamıyorum.

 o sınava hazırlanabilmek için yarı dönem dershaneye yazılmıştır. tabi sürekli test kitapları alıyorum ama ne zaman test kitabı almak için kitapçıya gitsem bir de okumak icin roman alıp çıkıyorum. o dershane zamanı gitmediğim sinema filmi yok, vizyonu yakından takipteyim.
ne zaman ders çalışmak için otursam kırk saat nelere çalışacagımın planı yapar, günlük yazar, kitap okur hali ile yorulur uyurdum. tabiki çalştığım günler de olurdu ama genel tablo böyleydi neyse öyle böyle iyi bir liseye gittim sıra geldi üniversite sınavı zamanına...

o zaman dershane işini sıkı tuttuk, ders aldım ama bende durum aynı, ders çalışmam gereken zamanda kitap okuyorum , yazı yazıyorum hayaller kuruyorum. hadi yaştan dedik, olur öle dedik geçti zaman öyle böyle üniversiteyi kazandım.

başladım okumaya, şehir dışındayım, yurtta kalıyorum. yatağın içi kitap dolu neyseki bahanem sağlam, okuduğum bölüm için çok okumak gerek, eee bende okuyorum:)

yazıyorum sürekli defterler elimde, o zaman bilgisayarım yok, zaten interneti sadece uzaylılar kullanabiliyor:)
sınav zamanı geliyor, hooop Evrim'de bir yaratıcılık, başlıyorum aileme mektuplar yazıyorum, yeni kitaplar okuyorum, derslere de çalışyıorum ama asıl aktivite başka yerlerde. demem o ki ne zaman zihnimi tamamen bir noktaya odaklamam gerekse zihnim bambaşka bir yerlerde oynamak istiyor.

Şimdi takip ettiğim iş ile ilgili yogunluk yaşadığımda, işte böyle yazıyım, film izliyim, kitap okuyayım veya takılayım istiyorum..

yıllar geçiyor, ben aynı ben devam ediyorum ....


10 Aralık 2016 Cumartesi

Öz Eleştiri

burada, saatlerdir hiç birşey yapmıyorum...

kelimenin en gerçek hali ile hiç birşey...

hayatıma ait uzun süreler, ya yaptıklarımı beğenmeyerek ya da yapmadıklarıma hayıflanarak geçirdim.

ama hep planlar yapardım hala da yapıyorum,
bazı planlarımı uyguladım, mutluyum
bazılarını hep öteliyorum farkındayım.
kendime dürüst müyüm, kendime haksızlık mı yapıyorum bilmiyorum.
filmler seyrediyorum,
kitaplar okuyorum
fikirlerim var,
ama ne oluyor da biri gelip
'sahi sen film seyretmiyorsun dimi' diyebiliyor,

izin veriyorum,
cevap vermiyorum,
özel alanlarımı oluşturmamışım
kendi değerimi, kendim kabul etmiyorum,

bir süredir saçım ile ilgili birşey deniyorum
herkesi rahatsız ediyor,
neden kimse,
saçıma değilde, kaşlarıma değilde kafamın, ruhumun içine bakmak istemiyor!

herkes birbirini kendi dünyasına göre değerlendiriyor,
o, saçını boyatmıyorsa mutsuz, eşittir ben de mutsuzum
ama değilim!
ne kadarı beyazlıyacak merak ediyorum.
ne zaman bıraktık saygı duymayı
kendi kılıfımızdan çıkıp, diğerini o şekilde ne zaman göreceğiz?

hiç bir fikrim yok,
değişik bir ruh hali içinde birşeyler olmasını bekliyorum
belki bir beklenti hastalığıdır, benim ki,

ne gelecekse iyilik ile gelsin





8 Aralık 2016 Perşembe

münzevi: Komik Planlar

münzevi: Komik Planlar: Acaba ne kadar plan yapıyoruz? ne kadar plan gerçekleşebiliyor,  komik diyorum çünkü, biz planlar yaparken aslında bizi neler bekliyor....

Komik Planlar

Acaba ne kadar plan yapıyoruz?
ne kadar plan gerçekleşebiliyor, 
komik diyorum çünkü, biz planlar yaparken aslında bizi neler bekliyor. 
bir sabah, hatta klasik bir pazartesi sabahı, hastaneden oğlunuzun tahlil sonuçlarını almak için gittiğinizde, hastahaneden çıkıp, kahvaltı yapar, kahve içer sonra çalışmaya başlarım dediğinizde, yarım saat sonra dünyanın başınıza yıkılacağını düşünebiliyor musunuz?
ya da dünyanız başınıza yıkılmışken, nasıl bunun altından kalkacağınızı düşünüp yine planlar yapmaya başladığınızda yarım saat sonra herşeyin bir yanlışlık olduğunu öğrenip, rahatlayıp yeni planlar yapmak sizce de komik değil mi?

aslında hiç birşey komik değil, sadece gülerek hafifletmeye çalıştığımız ağır yüklerimiz var...

vay be ne yükler acaba...

neyse ben aslında 2017 de okumak istediğim kitapları yazmak istemiştim ama sonra korktum plan yapmaya, bakalım sağlık, zaman, huzur ve hayat müsade ederse 2017 de yapmak istediğim şeyler var.

bir plan daha aralık bitmeden istediklerimi buraya yazmak istiyorum, müsade var mı?

iyi geceler okuyanlara:)

2 Aralık 2016 Cuma

Rutin

sürekli yapılmayan şeyler, unutuluyor veya istikrarını kaybediyor
önemini yitiriyor.
yaşamına rutinleri ekleyen insanlara hayranım.
bugun benim banyo günüm diyip, o gün banyosunu yapan insanlar,
her aksam cildimi temizlerim, hiç bir akşam aksatmam..
hiç böyle bir rutinim olmadı,
öyle bişey olduğunda hemen bozdum
bilerek mi bozdum
hayır
ya bozuldu ya ben bıraktım.

şu günlerde sorumluluklar aldı başını gidiyor
toparlayamıyor gibi hissediyorum ama toparlamak zorundayım...
yeni yıl güzel gel ...

4 Kasım 2016 Cuma

Yazıp Paylasmadığım Yazı...


Hiç kimse dedikodu yapmaz dimi?

Tabi kimse dedikodu yapmaz, dedikodu yaparken yakalananlar,
'' ben bunları yüzüne de söylerim" der, sıyrılırlar.
kötü şeyler söylenmiyorsa, sorun yoktur...
uzar gider bu liste
canım çok dedikodu yapmak istedi, nerden nereye..
şimdi pembe oje sürdüm ama aslında çalışmam gerekiyor
zaman öldürüyorum,
aklıma üniversiteki ev arkadaşım geldi.
vize öncesi manikür yaptırır kırmızı oje sürerdi
tırnaklarını iyi ve temiz göründüğünde daha istekli çalışabildiğini söylerdi
doğru söylerdi..

sabah da onu andık annemlerle,
acaba özlemek mi benim ki
için için hala kızgınım, yaşadıklarımız fenaydı,
şimdi karşı karşıya gelsem ne yaparım
o, kinciydi döner gider kesin
ne de olsa tam sınav zamanı onu evsiz bırakan bendim...

ben den az fena değilim...
şimdi bunları niye yazdım acaba
konuşmak istiyorum o yüzden

pazartesi Çınar'ın okulu açılacak
oryantasyon esnasında çok zorluk çıkardı
kesin pazartesi de durmak istemeyecek
biliyorum zamana ihtiyacı var
ama o zamanın geçmesini bekleyemiyorum...

sanki ben bekleyemeyince, zaman da
''tamam sen sabredemiyorsan ben hızla gecerim' diyecek...

bazen hızlı çekim hakımız olsaydı bazende ağır çekim..
biraz da geri dönüş.
ama geri

ve faranjit

hastalık geçmiyor,
öksürük bitmiyor,
bugun bal ve zencefil karıştırıp içiyorum
umarım iyi olacağım

27 Ekim 2016 Perşembe

Hayatımın Bu Bölümü

Hayatımın bu bölümü, yazmak okumak ve yazmak okumak ile geçiyor
aslında benim en zevk aldığım şey yazmak ve okumak
hatta ne okuduğumun ve ne yazdığımın önemli olmadığını düşünmeye başladım,
bu durum biraz saçma
çünkü bir amaca hizmet etmesi gerekir okunanların ve yazılanların
ama benim ruhum, yazarken başka şeyler düşünmeyi, yazarken başka şeylerin tasarısını yapmayı çok seviyor.
şimdi klişe olacak ama dünyam, kelimelerden inşaa edilmiş gibi...
az önce okuduğum ve yazdığım şeyi devam ettirirken , işte bu satırlar aklıma geldi.
sayfayı değiştirdim ve şimdi burada bunu yazmaya başladım....
acaba bu yazıda kaç kere 'yazı'  kelimesini kullandım...

hayatımın bu bölümünde sanırım bir iyilik ile birlikte hiç olmadığım kadar yardım sever ve empati kuruyorum, umarım ben hayallerimi gerçekleştirmek için yola çıktığımda da benim yolum iyilik ile kesişir. umarım hayalimi gerçekleştirebilirim.

sen biliyorsun hayalini...

26 Ekim 2016 Çarşamba

hayatımın bu bölümü

bu bir fikir, bir anda aklıma geldi
aslında bir yakınma anında
ama hayatımın bu bölümü dediğim ne kadar çok bölüm var
hepimizin var tabi ki...

bu fikri ele alacağım buraya da yazmak istedim ki kendi kendime bir baskı olusun.

....hayatımın bu bölümü...

10 Ekim 2016 Pazartesi

Benim Güzel İstanbul'um

Taksiye biniyorsun...
gittiğin yer belli
vardın parayı uzattın,
50 tl
abi bozuk yok mu
bakıp daha küçük veriyorsun
sözde 50 tl ni geri veriyor.
sahte para
lanet olsun
haram olsun

gitti güven bitti

28 Eylül 2016 Çarşamba

Benim Renkli Berem


Burada yatmış, yünlerle oynuyor film izliyor ve düşünüyorum...


Bişeyler yapmalıyım diyorum,
Derken film bitiyor bilgisayarı kapattım.
Tekrar açtım.
Gün içinde zihnimden geçenleri yazmak isteyip de neden yazmıyorum...

2003 yılında üniversiteye başlamıştım.
İstanbul'dan uzak kalmıştım,
tatillerde İstanbul'a geldiğimde ilk yaptığım şey, Taksim'e gitmekti.
Anzavur Pasajını da çok severdim,
oradan satın saldığım bir berem vardı, 2003 de aldım sanırım öle olmasa bile 2004 de almışımdır.
Benimle her yere gelen, bir dönem hiç başımdan çıkarmadığım renkli berem.
Evleneceğim yıl 2010 da annem çeyizleri hazırlarken yıkayıp kurutma makinasına attığı beremi, tabiri caiz ise işkembe gibi sarkmasına neden oldu. Takamaz oldum.
Atamadım da
yıllardır çekmecede duruyor ben bakıp üzüyorum.
Bu yıl sökmek istedim belki oğluma bir atkı örerim...
Niye anlattım ...
söküyorum şimdi ve beremle gittiğimiz yolları düşünüyorum,
kendimi saklamak istediğimde, gözlerimin sınırına kadar aşağı indirişimi,
buz gibi Milan sokaklarında bir saniye olsun kafamdan ayırmayışımı,
otobüste orda burada teyzelerin el örgüsü mü diye sormalarını...
bakalım Çınar'a atkı olacak mı,
olmasa bile duracak sanırım bende bu kahverengi,mor,pembe,fıstık yeşili, turuncu iplerle selanik örülmüş berem...

24 Eylül 2016 Cumartesi

Yazma Arzusu

Yayınlamayacağım şeyler yazıp,
gizli bir haykırış serisi mi başlatsam acaba...

şuanda okuduğum kitap, yazarın günlüklerinden derlenmiş.
kendisinin en büyük problemi,
üretmeyi istemek ama üretememek
bunun için bazen evliliğini,
bazen başarılı şair, eşini
çoğu zaman kendisini suçluyor.
ne yazık ki hayatına son verdikten sonra ünleniyor ve yazdıkları ile başarıya ulaşıyor.

peki bu onun başarısızlığı mı,
başarısı mı
doğru insanlarla tanışmamasının bir sonucu mu...

henüz kitap bitmedi, evet depresif bir ruh hali var ama intihar ile ilgili bir yere denk gelmedim

yazık olmuş, keşke yaşasaymış da daha çok yazsaymış.

yazmak istemek ama yazamamak,
neden yazmak istediğini tanımlayamamak
ve bunları yazarak anlatmak...


23 Eylül 2016 Cuma

Ana Sınıfında İlk Hafta

Selam Selam,

oğlum Çınar'ı evimizin yakınında bulunan tam zamanlı bir okulun ana sınıfına yazdırdık.
Çınar 36 aylık, oluşturulan sınıf da 36 aylık ve tuvalet eğitimini tamamlamış çocukları kabul ediyor.

aslında gün gün aktarmak istedim ama okulların açılması ile hasta oldum ve enerjimin tamamını sadece Çınar için harcayabildim.

İlk gün okul formasını giydi ( bunu özellikle belirtiyorum çünkü diğer günler red etti ) , babası ve benim elimi tutup okula geldik,
bolca ağladı, sınıfta durmak istemedi, diğer tüm çocuklar gibi Çınar'da huzursuzdu. okulda fazla durmadık öğlene doğru eve geldik. akşam yattığında benim ertesi günün pazarlığını yapmaya başladı.
- yarın okula gitmek istemiyorum,
- yarın sabah okul yokmuş, kapalı olucakmış

gibi...

İkinci gün, okul formasını giydirmek, evden çıkarmak ve okula gitmek tam bir kabustu, okula vardığımızda yorgunluktan ölüyordum çünkü yol boyu bazı yerlerde Çınar'ı patates çuvalı gibi sırtlamak zorunda kaldım. o gün orada bekledim ama sürekli acaba erken mi, doğru mu yapıyorum endişeleri kafamın içinde dolandı durdu.

Üçüncü gün, babası da bizimle geldi, giderken sorun çıkmadı çünkü babasına bana yaptığı çamurlukları yapamıyor. okula gittiğimizde ağladı ama sınıfına girdikten sonra sakinleşmiş, öğretmeni sağ olsun bize whats up üzerinde video gönderdi, uyumlu gözüküyordu.

Dördüncü gün, yine formayı giymeyi red etti, ayakkabılarını giyerken gerçekten içli içli ağladı, beni bırakma anne dedi, elleri buz gibiydi ama sağlam durdum okula bırakırken iyi eğlenceler dedim ve okulda beklemedim hatta annemle kahve içmeye gittik. Öğretmenimizden gelen ilk mesaj,
- herşey yolunda bugün daha uzun kalsın
idi. mutluluktan havalara uçtum.

Beşinci gün yani bugün yine kıyafetini giydiremedim gerçi bugün serbest günmüş, güzelce gittik öyle çok ağlamadı, bırakırken biraz ağladı, öğlen aldım. gittiğimde ağlıyordu sadece ama öğretmenine bye bye demeyi ihmal etmedi.

Bu beş günde Çınar'daki değişiklikler harika, oyuncaklarını topluyor çünkü öğretmenimiz sınıfta oyuncakları toplatıyor:)
daha uyumlu, sıklıkla aynı yaştaki kuzeni ile kavga eder oyuncak çekişirlerdi, Çınar şimdi bu kavgalara dahil olmuyor.
evin içinde daha uyumlu, evde sıkılır benim üzerimde tırtıl gibi dolanırdı, şimdi gelip oyuncakları ile oynuyor, dediklerime uyum sağlıyor.


Beş günün sonunda kararlı davrandığım için kendimi tebrik ediyorum.
Öğretmenimizi, sabrı ve bana yardımı için tebrik ediyorum.
Çınar'ı, bu uyum sürecini aylara bölmediği, okulun ilk haftasında nispeten tamamladığı için tebrik ediyorum.

tabi ki gidilecek çok yol var mesela yemek yemiyor okulda, bunu çözmemiz lazım,
sabah bırakırken güle güle annecim demiyor, ağlıyor
okul formasını giymiyor...

peki Çınar okuldayken ben ne yapıyorum...

Kendimi şaşırdım, temizlik yaptım evde kahve ictim ( evde kendi kendime kahve içmem ki ben )

devam edecek ...

8 Temmuz 2016 Cuma

Çınar'ın Kütüphanesi#2

Çınar için aldığım yeni kitaplar için çektiğim video kanalımda:)
kanalıma abone olmayı ve videolarımı ihmal etmeyin:)

videoyaya direk buradan ulaşabilirsiniz:)))


5 Temmuz 2016 Salı

Simyacı

Herşey bir vesile ile birbirine bağlı,
birşeyler neden oluyor, düşünmeye, öğrenmeye...

yaz başında uzun zamandır kütüphanemde olan 'tanrılar okulu' nu okumaya başlamıştım

birşeylerin dönüşmesi ve değişmesi için kitapların faydalı olacağına her zaman inanırım

hafta sonunda sevgili Sergül'ün başlattığı kitap kulübu ile lisedeyken okuduğum Simyacı kitabini tekrardan okumaya başladım

kişisel menkıbemiz ne?
benim amacım ne
ama bu sorular öyle hemen cevaplanacak,
cevabı hemen verilecek sorular değil biliyorum
belki de yaşarken farkında olmadan ulaşıyor, insan kişisel menkıbesine...
bilmiyorum ama düşünmek de önemli bir adım, bunu düşünüyorum

30 Mayıs 2016 Pazartesi

sessizlik

konuşabilecek birilerine sahip olmak,
sahip olunduğu sırada öneminin bilinmemesi
uzaktakini özlemek
çok yakından bakınca, göz bile görmez oluyor
şimdi sessizlik var her yerde

ulaşabilinecek bir uzaklıkta olmaya şükür etmek gerek

...

29 Mayıs 2016 Pazar

3 kadın 2 velet Yolculuk ve Tatil


buraya tiktik

Mayıs sonunda kız kardeşim, annem, oğlum ve yiyenim ile gittiğimiz Antalya tatilimizi kameraya almak istedim. tatilimizden kısa kesitler bulacağınız videomun daha detaylı olmasını istemiştim ama çocuklar ile çekim yapmak pek mümkün olmadı.
otelimiz Güral Premier Belek'ti. çok memnun kaldık, özellikle çocuklar için yapılmış olan aqua park, havuzların içinde yer alan doğal kum, bizim çocukları çok memnun etti.
onur air ile 1 saat rotarlı uçtuk, belki tatilimizin en bunaltıcı yeri buydu :(

videolarımdan haberdar olmak için abone olmayı
bana yorum bırakmayı ve begenmeyi unutmayın
beni
intagramdan https://www.instagram.com/evrimin_renkleri/
facebookdan https://www.facebook.com/evrim.tayanc
snapchatten evrim.tayanc kullanici adı ile takip edebilirsiniz

21 Nisan 2016 Perşembe

münzevi: Çınar'ın Kütüphanesi

münzevi: Çınar'ın Kütüphanesi: Tekrardan Selam; Bugün Çınar için bir küçük kitap alış verişi yaptım,  Çınar şuanda 30 aylık, doğduğundan bu yana ona kitap almak, oku...

Çınar'ın Kütüphanesi

Tekrardan Selam;

Bugün Çınar için bir küçük kitap alış verişi yaptım, 
Çınar şuanda 30 aylık, doğduğundan bu yana ona kitap almak, okumak en büyük zevkim oldu. Bugüne kadar, yumuşak ve büyük fotograflı kitapları tercih ettik, saatler, sayılar, kelimeler, renkler vs birçok kitabımız var.
Bir çocuk gelişimi kitabında, çocuğunuzun istediği her oyuncağı almayın ama istediği her kitabı alın, yazıyordu. Elimden geldiğince aldığım kitapları, onunda seçmesini istiyorum henüz kendi seçtiği bir kitabı yok ama bir gün kendisi de 'bunu okumak istiyorum' diyecek :)
Bugün D&R'dan Küçük Kitabım serisinden Hayvanlar adlı kitabı tercih ettim
Pena Yayınlarından çıkmış, +2 yaş için uygun olduğu belirtilmiş, Malezya'da basılmış, aslında buna dikkat etmedim satın alırken, sayfa yapısı ve fotograflara baktım ve anlatılanlara baktım. 
Kitap, dört hikayeden oluşuyor, hayvanların kısa hikayeleri anlatılmış, her bir hayvana birer isim verilmiş ben Çınar'a okurken hayvanların kendi isimlerini söylemeyi tercih ettim yani aslan için Çino dendiyse ben yavru aslan dedim.
Kitabı satın alalı saatler oldu ama sanırım 5 kere okuduk, serinin diğer kitaplarını da alabilirim.

kitap okuyan insandan zarar gelmez diye düşünmüşümdür,

oğlumunda okuyan, düşünen ve değerlendiren bir insan olmasını istiyorum 

tekrar görüşmek üzere
sizin çocuklarınıza okuduğunuz kitaplar neler paylaşırsanız sevinirim ...

18 Nisan 2016 Pazartesi

Cloverfield Yolu No: 10

selam selam 

akşam üzeri sinemaya gittik :)

Cloverfield Yolu no:10 

gerilim- bilim kurgu
satır satır film anlatmak istiyorum 
ama olmaz dimi 

şu kadar söyleyebilirim
zıplamak, heyecanlanmak, sürekli iyi kötü diye ikileme düşmek istiyorsanız alın biletinizi
uzun zamandır, bu kadar heyecanla film seyretmemiştim.

film ilk yarının sonuna kadar, 
yok öle değildir
yoksa böyle mi ikilemine sokuyor, insanı
bence bu duruma sebep baş rol oyuncusunun hep iyi adam rollerinde oynamış olması,
başrol oyuncusu soyadına yakışır bir adam olan
John Goodman

ben 8 yaşindayken Taş Devrindede oynamıştı:) (ne alakasız bir bilgi)
film boyu bu tombik adam için çelişkiye düşüyorsunuz

filmin sonunda, biraz sarpa sarmış olan senaryo toparlanmış
biraz acele olmuş bence
ama sonunda da insan bir geriliyor.

ben çok sevdim
gerilim ve fantastik seviyorsanız gidin derim
efektlerde çok iyiydi...

iyi geceler

yeni video yayinda

Ne güzel bir heyecan

fransız arkadasıma yaptığım süslü mektubun oluşun hikayesi
linke tıklamaniz yeterli :)))


https://www.youtube.com/watch?v=CaDjNk4vLcM

11 Nisan 2016 Pazartesi

Bahar Nezlesi

selam selam,

bahar geldi, ahh ne güzel
hadi incecik giyinelim
bez ayakkabılarımızı da giyelim
veee bahar nezlesi,
hava da uçuşan tatlı tozlarda yardımcı sanki, bu duruma

dikkat edin, kronik bir sağlık probleminiz yoksa ilaç içmeyin
evde büzüşüp burnunuzu çekin:)

ben çok kötüyüm, hastayım
çalışmamda lazım
zihnen seyahatler yapıyorum
kaç gündür, kadıköye gidiyorum, zihnen!!!

kendinize iyi bakın :)))

8 Nisan 2016 Cuma

Burun Bandı Mı!!!!

 selam selam

burnumun üzerinde bulunan siyah noktalar, 
her zaman canımı sıkmıştır,
ama bugüne kadarda onlardan kurtulmak için pek birşey yapmamıştım
sevgili Görkem Karman'a önerilen ve onunda bizimle paylaştığı
Bim'de satılan ve sadece 7 tl olan burun bantları
bir mucize gibi 
etkisine bayıldım
hiç görmediğim, derinlemesine bir temizlik
deneyin derim :)

iletişim ne güzel şey :)

bu arada rossmanda satın aldığım kurutucu mendilini henüz denemedim, denediğimde onunda etkisini paylaşacağım



3 Nisan 2016 Pazar

Bahar' da Çalışmak

 çalışmanın bünyemde yaptığı etki...

ilk adım;
çalışmanın verdiği zevk, heyecan, mutluluk

ikinci adım;
olmasaydı daha mı rahattım,
sorgulama, pişmanlık, yorgunluk hissi...

üçüncü adım;
olmamasını düşünmenin bile yarattığı üzüntülü hal,
yoksunluk hissi
bir şekilde ellerimin parmaklarımın hareket etme isteği...

çalışmamak asla bana göre değil
ben böyle yoğunken mutluyum

bahar gelsin, kış gelsin ve yaz geçsin ben çalışayım

...

2 Nisan 2016 Cumartesi

Virajı Alamamak

İyi Geceler...

günlük yazmayı hep sevdim,
şimdi bu ekran biraz günlük hissi veriyor
ama kağıdın kalemin yerini tutmaz o kesin...

bugün yaşadığım,
çok da detay veremeyeceğim birşeyden bahsetmek istiyorum

bazı zamanlarda biranda bir şey olur,
küçük değersiz bir kaza
ne biliyim, ayağınız burkulur
bir anlık canınız çok yanar,
o sırada yanınızda olan kişiden, kolunuza girmesini
önemsemesini, ihtimam göstermesini beklersiniz

ama belki küçük birşey diye,
belki onunda aklı başka yerdedir diye,
tam da sizin istediğiniz gibi önem gösteremez size

siz durumdan rahatsız olduğunuzu belirtirsiniz
'sende ne kalasmışsın, ben burda ne haldeyim'
dersiniz...
aaaa karşı taraf tavrını değiştireceğine tam gaz devam

vardır dimi böyle insanlar, sadece  kendi dertleri, dert olan
kendi ufacık zevkleri, zevk olan
sizin onun memnuniyeti için yaptıklarınızı, normal karşılayan...

ben bir süredir, hayatımda  bulunan bu tarz insanlardan uzaklaşmaya başladım,
bana bir ayna gibi davranan, benim ona sarılmama müsade eden ve bana sarılan insanları istiyorum.

ama gidemeyecek olanlar var,
bunu bilip, ayaklarını gaz pedalından hiç çekmeyenler var.

ne acı...

virajı alamayıp, yuvarlanmak böyle bişey
tam gaz devam etmek hiç bir zaman kimseye birşey kazandırmaz...

1 Nisan 2016 Cuma

Ayın İlk Günü

Selam Selam

Bazı şeyler hiç değişmiyor,
dekor değişiyor, insanlar ve konular değişiyor ama sen hep aynı kalıyorsun

öğrenciykende ayın ilk günü
bir enerji patlaması,bu ay şunu yapacağım bunu yapacağım
o gün yüksek bir performans
ilerleyen günlerde düşen bir grafik

iş hayatı başladı, hemde uzun yıllar
ayın ilk günü, hedefleri tutturmak için şöyle çalışacağım
böyle çalışacağım
ama daha ayın ortasına gelmeden balon sönmüş...

bakalım bugünde aynı şey oldu,
yüksek bir çalışma, yaşam enerjisi ile başladım aya
ilerleyen günlerde yazarım halimi..

iyi geceler

31 Mart 2016 Perşembe

Bugün Bahar Geldi Kesin :)

selam selam 

hayatı yaşanır kılmak,
yaşamak ile oluyormuş..
 ahh ne büyük bir söz söyledim :)

yaşamak herkese göre değişiyor tabi ki

sonuçta ne ki yaşamak
verilen süreyi tamamlamak değil mi!

nasıl tamamlamak ama...

babaannem için, eşi ve çocukları için yaşamak
mesela bir dünya ülkesini merak etmiş midir.

en olmaz dediğimiz kişinin bile bir isteği vardır,

benim isteklerim bana kalsın 
gülmeyin şimdi bana:)
ama olduklarında haber veririm...

herkese hayal ettiklerine ulaşabilme isteği diliyorum...
yaşam enerjinizi kaybettiğiniz zamanlarda
bırakın kaybetmiş olun
mutsuz, asabi, çirkin olun
gerçek olun.
sonra toparlarsınız, kesin

çünkü gerçekten, siz toparlamasanız,
bahar gelir, çicek açar
hava miss gibi kokar
güneş ısıtır, bir arkadaş arar,
ya da sizden daha kötü durumda olan birini görür, utanırsınız
toparlarsınız.

hiç toparlayamazsanız beni arayın, birlikte kalkalım altında kaldıklarınızdan

iyi geceler....

26 Mart 2016 Cumartesi

Merhaba Youtube

Selam Selam

yeni bir ortamda da kendi zevklerimi, yaşantımı,beğenilerimi
paylaşmaya başladım.
umarım uzun soluklu,
bol eğlenceli ve faydalı olacağım günler beni bekliyordur.
direk buradan ulaşabilirsiniz


18 Mart 2016 Cuma

okumak iyidir

geriye dönüp bakmak her zaman iyi bişey değildir
ama konu kitaplar ise,
sanırım geriye dönmek bir ihtiyaç gibi.

geriye dönüp okursun
kütüphaneni karıştırırsın ve
kitapları eller, bazılarını alırsın
kapaklarını kaldırır, sayfalarını çevirisin.

unuttuğu için mi yeniden okumak istersin,
unutmaz ki insan,
unutmuş sansa da, göz hatırlar,
parmaklar hatırlar
burun hatırlar...

hiç hatırlamasa, sayfalar hatırlatır kendini

geriye dönmek, kütüphanende güzeldir...

herkese iyi okumalar

10 Mart 2016 Perşembe

Iki Yas Sendromunun Ustesinden Gelmek

iyi geceler mi demek lazim, gunaydin mi bilemedim

bana pek olmaz, uykum kacsin, gecenin bir yarisi yataktan cikiyim, cok nadir
malum Cinar var, uyurken yaninda yatmami istedi ama ondan once uyumusum
sacma bi saattede uyandim
tekrar uyuyamadim
bu aralar bosa gecen zamanlar da beni cok rahatsiz ediyor
birde kelimeler konusmaya baslayinca kalktim

ahhh nasil bilgisayarimin basina gelisimi anlattiysam asil yazmak istediklerimi yaziyim:)

zaman ve zaman yaratmak konusunda her zaman bir kaygim olmustur
herkes gece yattiginda o gun neler yaptigini dusunur ve rahatlar veya kizar kendisine
ben gun icinde iki satir bisey okumamissan o gece cok kizgin uyuyorum kendime
hele yazmamissam daha da kiziyorum
ama bu aralar zaman yaratmak cok zorlasmaya basladi
calisiyorken okuma zamanlarim evden ise, isden eve giderken serviste gecen zamandi
toplam iki saat, sabah aksam ilac gibi geliyordu ruhuma
simdi gercekten evin ve cocugun isi bitmiyor
bitmesede siz ara verdiginizde ole bos seylerle ugrasmak istiyorsunuz
yeni bir yontem buldum bende bakalim ne kadar surecek
malesef Cinar kahvaltisini yaparken video seyrediyor
duzeltmem gereken bir konu ama suanda onceligim onun yemek yemesi oldugu icin goz yumuyorum
neyse konu bu degil
o kahvaltisini yaparken bende yaninda kitap okuyorum
bu ortalama 35 dk suruyor
suana kadar benim okuma durumum icin iyi gidiyor
ama ogluma duzgun bir sofra adabi kazandirdigimda benim de kendime yeni bir okuma saati bulmam gerekecek.
bu ay okudugum kitap Fitrat Pedegojisi,
cok sevdigim bir arkadasim evimize gelirken bir suru kitap ile birlikte bu kitabi da getirmisti.
kitabin kapaginda "adetlerle degil ayetler cocuk egitimi" yaziyor
cok hosuma gitti
ozellikle su iki yas sendromu denen on ergenlik cakmasi donemde,
 siklikla "sabir" dedigim gunlerde bana iyi gelecegini dusundum.
kitabin anlatimi cok guzel sade bir dil
ole parmak sallayan bir tavir yok
bilimsel ama sohbet havasinda
dini bilgileri de ne korkutarak ne de zorlayarak anlatiyor
kitabin kapaginda elif olmasida beni cok etkiledi
ve ise yarayan bir cok bilgim oldu
hatta uyguladiklarim da hep sonuc aldim :]
bircok yerin altini cizdim, buralara kadar okumaya devam edenler icin birseyler paylasmak istiyorum kitaptan

anne olmak, icinize giren bir duygunun sonuclanmasi ve uzun bir yola cikmak gibi yani bana oyle oldu. ben anne olmak istiyorum dedikten bir ay sonra Cinar icimdeydi, cok degisik duygular yazilamaz, tarif edilemez bence. aci, ask, sorumluluk, bilemedigim herseyin karisimi ve kucaginiza aldiginizda "bende oyle olmustu" once korku, kaygi sonra guven hissetmistim. Cinari ilk doyurdugumda yada temizledigimde de "bu benim" demistim. oysa ki benim degil...



iste kitapta "zira kullugun ozu acizliktir" diyor. ben aciz oldugumu cok hissediyordum ama kendi kendime "sen annesin ne acizligi herseyin altindan kalkarsin" diyordum. benden ote cocugumla ilgili devam eden bir kader var' yapmam gerekenler haricinde gelisen seyler var.

uzerime dusenleri yerine getirdigimden emin olduktan sonra "cocugunun kendi disinda bir sahibinin olduguna iman etmis yani - bismillah- demis bir anne' Rabbinin yarattigi hicbirseyi basibos birakmayacaginin huzurunu yasar" daha huzurlu oldum cunku isden ayrilip gunun 24 saati Cinarla gecirmeye basladigimda surekli kaygi icindeydim "yapabildim mi, mutlu mu, tok mu..."

"zira kulluk suuru beraberinde guzel ahlaki getirir. sabir, sukur, takdir, tevazu" peki oglumla birlikte bu hayati yasiyorken bunlara ne kadar yer veriyordum, okurken hep dusundum.

"digerkam olus, anlaminin otesinde hissetmeyi gerektirir" istediklerini anlatamadigini dusun, sevmedigin biseyi yemege zorlandigini, baskasi tarafindan yonetildigini, ister misin diye sorulmadigini sende sinirli olmaz misin. bu cocuklar da insan, onu hissetmeye baslamak gerekiyor.

"cocuklarin duygularini elestirmeden, baskilamadan, oldugu gibi kabul edecek bir yetiskine duygudgu ihtiyac ise, neredeyse yemege duydugu ihtiyac kadar hayatidir"

ahhh iste en sevdigim "cocugundan buyuk olmak ve ondan daha cok sey bilmek anne-baba kibirini besleyen davranislara neden olur. cocugun ayri bir birey oldugu gerceginden ebeveynleri uzaklastirir"

en sik yaptigim sey, hadi Cinar hadi "oysa Yuce Mevla kuluna yavasligi telkin eder. insanin acelecilini zaaflarindan sayar"   "cunku hizlanmis bir ritim ancak hissedemeyen bir ruha yakisan elbisedir"

''anne- babalari ofkelendiren en onemli sebebin kendi caresizlikleri oldugu ortaya koymustur."
''ofkemizin sebebi aslinda hayat icinde gucumuzu asan kosusturmalarimiz, mutsuzluklarimiz, hayal kiriklarimizdir,"

siklikla buyukler tarafindan yapilan, severken canini yakma hali, biliyorum ki ici kaynayan dedelerin babannelerin teyzelerin vs isi kizamiyordum ama simdi uyariyorum "cocugun bedenine ve mahremiyetine saygi duymak, onun bedensel ozerkligine saygi gostermek anlamina gelir. cocugun kendini opturmek istemedigi halde zorla kucagina alip open' seven bir ebeveyn cocugun mahremiyetine saygi gostermiyor demektir. cocugu guc kullanarak sevmek, guce boyun egmeyi ve bir yetiskinin ona istedigi gibi dokunabilecegi mesajini vermektedir" hadi bunu anlat ici kaynayanlara,

daha bircok yerin altini cizmisim, severek okudum, cogu yerde kendime kizdim cogu yerde ohh ben yapmiyorum dedim bircok seyi uyguluyorum iyiki okudum dedigim bir kitap oldu hele su ara cocukla ilgili okudugum onca seyin icinde en sevdigim oldu.

kitap Hatice Kubra Tongar tarafindan yazilmis
hayykitap basmis
172 sayfa
guzel okunuyor haddime degil ama tavsiye ederim okursaniz haber edin
sabah oluyor ben biraz yatiyim :)




23 Şubat 2016 Salı

Mektup Arkadaşlığı-Penpal

Selam Selam

Zevklerimi seviyorum, 
kırtasiye eşyalarına karşı tutkum okula başlamadan önceki dönemlere dayanıyor
her zaman kırtasiyede  durmak, kokusunu içime çekmek
kaleme, kağıda, deftere, kitaba dokunmak hoşuma gitmiştir
yazmaya kıyamadığım kalemlerim
silmeye kıyamadığım silgilerim var
ailem bana her zaman kırtasiye eşyası hediye eder
hal böyle olunca ve okulda bittiğine göre
kendime bir bahane bulmam gerekiyordu
kalem kağıt işlerini yasallaştırmak için :)
en sevdiğim şey mektup yazmak
hele bir de çeşit çeşit ülkeden rengarenk mektuplar geliyorsa
şu instagram sayesinde bir çok şeye kolay ulaşabiliyor insan
bende renk renk süslenmiş mektupları görünce 
en son orta okul zamanında sahip olduğum mektup arkadaşlığını geri getirdim
şuanda 15 mektup arkadaşım var
hepsine #penpalwanted #snailmail başlıkları ile ulaştım
Japonya, Hollanda, İngiltere, Amerika, Fransa, Malezyaya kelimelerim gidiyor
ve bana gelimeler geliyor
tabi paket çaylar, süsler, etiketler de gidip geliyor:)
hayatlarının bir kısmından bahsediyor arkadaşlarım bana
bende onlara ailemi, çevremi anlatıyorum

kağıt ve kalemle uğraşmanın şuanda yapabildiğim tüm yolları ile ilgiliyim
okuduğum kitaplardan da bahsetmek istiyorum 
diğer blogda bu ay okuyup bitirdiğim bir kitaptan bahsederim

tekrar görüşmek üzere...

22 Ocak 2016 Cuma

münzevi: hayat

münzevi: hayat: hayat ne büyük bir kelime ama ne kadar fazla kullanıyoruz o da bitiyor bitiyor sonra tekrar doğuyor ne oyuncak bizi be hayat

hayat

hayat
ne büyük bir kelime
ama
ne kadar fazla kullanıyoruz
o da bitiyor bitiyor
sonra tekrar doğuyor
ne oyuncak bizi be hayat

17 Ocak 2016 Pazar

Herseyin basladigi gun

Hersey bir akilli telefon ve isden ayrilmam ile basladi...
Zevkleri olan bir insan oldum hep.
Boya kalemlerini, kirtasiye esyalarini, buldugum her kagida birseyler yazmayi,kitap okumayi, mektup yazmayi, orgu ormeyi ,puzzle yapmayi hep cok sevdim.
Ama tum bunlara yaklasik 7yil ara vermisim veya yavaslatmisim
Kendimi unutmusum.
Isden bebegimle daha cok ilgilenebilmek icin ayrildim. Bir akilli telefon aldim bide daha once bende olmayan bir instagram hesabi...
Hahahaaa sanki yeniden dogdum. Ilk alti ay orguye sardim. Butun orgu ile ilgili profilleri hatim ettim ordum ordum ordum. Sonra boyama kitaplari, kitaplar ve simdi kirtasiye,mektup arkadasligi. Adim adim kendime geldim kendimi hatirladim simdi yine 17yasima donuyorum...
Hayata ara vermeyin yaptiginiz sey her ne ise calismak, okumak, anne baba olmak kendinizi de beslemeyi unutmayin....

14 Ocak 2016 Perşembe

Gün Sonu

öyle günler var ki,
yerinizden kalkmazsınız
öyle günler var ki,
bir dakika oturmazsınız.
bugun ikinci kategoride yer aldı
temizlik, yemek ve misafir
şimdi de biraz çiziktiriyorum :)
bazı günler susup külçe gibi olmayı istersiniz
bazı günler bir tüy gibi uçmayı
bunu belirleyen her zaman kişinin kendisi
dışarıdan bir etken ile iyi olmayı beklemek boşuna
insan kendi içindeki ateşleme mekanizmasını devreye sokmalı
benim için
yeni hedefler 
yeni uğraşlar
birşeyler öğrenme çabası
belki bir hayal ...
her zaman işe yaradığı da pek söylenmez ama devam ediyorum.
2016 planlarım arasında bir sürü şey var ufak tefek şeyler ama
varlar.
güzel güzel gerçekleştirdikçe paylaşırım
şimdilik iyi geceler...

12 Ocak 2016 Salı

Scholl Deneyimim

Selam selam
Fikri muhim tarafindan deneyimlemem icin
Gonderilen Scholl Velvet Smooth Express Pedi Elektronik ayak torpusunu az once denedim.
Hertaraf bembeyaz oldu😊 ben bile sasirdim.
malum kucuk bir oglum var oyle kuaforde saatlerimi harcayamiyorum.
Bircok ihtiyacimi evde karsilamak durumundayim. Elektronik ayak torpusu bu konuda cok pratik ve etkili😊😊😊
Pomza tasi annelerimizin aliskanliklari arasinda ama tutusu hep zor olmustur. Scholl'un kavrayisi cok iyi bu anlamda ve elmas yapisi hissedilir bir etki sagliyor.
Migros'da da satisi bulunuyor. Kullanirsaniz haber verin 😊😊😊😊

5 Ocak 2016 Salı

Noodle Çin Makarnası

sevgili eşim sayesinde tanıştığım 
noodle ile aram çok iyi

hele ki yemek yapmayı pek sevmeyen ben
lezzetli noodle'un çabucak olması
harika sosları ile en sık satın aldığım 
ürünler arasında yer alıyor

en sık tercih ettiğim marka 
Migros'da satılan Indı Mıe'ye bayılıyorum

yolunuz düşerse deneyin derim
afiyet olsun

4 Ocak 2016 Pazartesi

Delibal Kız Kardeş...

selam selam

pazar günü kız kardeşimle 
delibal filmini izlemeye gittik
manik depresif hastalığını işlemeye çalışan film bence
aşk filmi yazmak için yola çıkmış olan
yazarın toparlayamayarak
uyduruk bir intihar ile bu ucu bucağı olmayan rahatsızlığı birleştirmiş
manik depresif rahatsızlığı 
öyle iki şiddet sahnesi ile geçiştirilemeyecek kadar
kapsamlı, yaşayanın çevresi tarafından 
fark edilemeyecek kadar basit bir rahatsızlık değildir.
neyse
şimdi bu derin konuya girmeyeceğim ki bilgimde yetmez

kız kardeşimle ortak yaptığımız eğlencelerden feci zevk alıyorum
yakın tarihlerde evlenmiş olmamız
aynı zamanlarda bebeklerimizin doğması
zevklerimizin benzer olması
...
çok şanslıyım başka diyecek kelime yok :)

3 Ocak 2016 Pazar

Mutlu Pazarlar

herkese mutlu pazarlar
istanbul
karlar altında, her yer bembeyaz
ben üşümekten kıpırdamak için bile düşünür haldeyim

bugun evde yapılacak işler var
mutfak, yemek, çamaşır:) 
ne ilginç...

yazmam gereken bir mektubum var bu ara mektup arkadaşlığı ilgimi çekiyor
şimdilik iki tane mektup arkadaşım oldu
biri Çin'den diğeri Danimarka'dan
ilerleyen günlerde paylaşırım yazdıklarımı ve bana gelenleri