yazar cafe

Bumerang - Yazarkafe

28 Eylül 2016 Çarşamba

Benim Renkli Berem


Burada yatmış, yünlerle oynuyor film izliyor ve düşünüyorum...


Bişeyler yapmalıyım diyorum,
Derken film bitiyor bilgisayarı kapattım.
Tekrar açtım.
Gün içinde zihnimden geçenleri yazmak isteyip de neden yazmıyorum...

2003 yılında üniversiteye başlamıştım.
İstanbul'dan uzak kalmıştım,
tatillerde İstanbul'a geldiğimde ilk yaptığım şey, Taksim'e gitmekti.
Anzavur Pasajını da çok severdim,
oradan satın saldığım bir berem vardı, 2003 de aldım sanırım öle olmasa bile 2004 de almışımdır.
Benimle her yere gelen, bir dönem hiç başımdan çıkarmadığım renkli berem.
Evleneceğim yıl 2010 da annem çeyizleri hazırlarken yıkayıp kurutma makinasına attığı beremi, tabiri caiz ise işkembe gibi sarkmasına neden oldu. Takamaz oldum.
Atamadım da
yıllardır çekmecede duruyor ben bakıp üzüyorum.
Bu yıl sökmek istedim belki oğluma bir atkı örerim...
Niye anlattım ...
söküyorum şimdi ve beremle gittiğimiz yolları düşünüyorum,
kendimi saklamak istediğimde, gözlerimin sınırına kadar aşağı indirişimi,
buz gibi Milan sokaklarında bir saniye olsun kafamdan ayırmayışımı,
otobüste orda burada teyzelerin el örgüsü mü diye sormalarını...
bakalım Çınar'a atkı olacak mı,
olmasa bile duracak sanırım bende bu kahverengi,mor,pembe,fıstık yeşili, turuncu iplerle selanik örülmüş berem...

24 Eylül 2016 Cumartesi

Yazma Arzusu

Yayınlamayacağım şeyler yazıp,
gizli bir haykırış serisi mi başlatsam acaba...

şuanda okuduğum kitap, yazarın günlüklerinden derlenmiş.
kendisinin en büyük problemi,
üretmeyi istemek ama üretememek
bunun için bazen evliliğini,
bazen başarılı şair, eşini
çoğu zaman kendisini suçluyor.
ne yazık ki hayatına son verdikten sonra ünleniyor ve yazdıkları ile başarıya ulaşıyor.

peki bu onun başarısızlığı mı,
başarısı mı
doğru insanlarla tanışmamasının bir sonucu mu...

henüz kitap bitmedi, evet depresif bir ruh hali var ama intihar ile ilgili bir yere denk gelmedim

yazık olmuş, keşke yaşasaymış da daha çok yazsaymış.

yazmak istemek ama yazamamak,
neden yazmak istediğini tanımlayamamak
ve bunları yazarak anlatmak...


23 Eylül 2016 Cuma

Ana Sınıfında İlk Hafta

Selam Selam,

oğlum Çınar'ı evimizin yakınında bulunan tam zamanlı bir okulun ana sınıfına yazdırdık.
Çınar 36 aylık, oluşturulan sınıf da 36 aylık ve tuvalet eğitimini tamamlamış çocukları kabul ediyor.

aslında gün gün aktarmak istedim ama okulların açılması ile hasta oldum ve enerjimin tamamını sadece Çınar için harcayabildim.

İlk gün okul formasını giydi ( bunu özellikle belirtiyorum çünkü diğer günler red etti ) , babası ve benim elimi tutup okula geldik,
bolca ağladı, sınıfta durmak istemedi, diğer tüm çocuklar gibi Çınar'da huzursuzdu. okulda fazla durmadık öğlene doğru eve geldik. akşam yattığında benim ertesi günün pazarlığını yapmaya başladı.
- yarın okula gitmek istemiyorum,
- yarın sabah okul yokmuş, kapalı olucakmış

gibi...

İkinci gün, okul formasını giydirmek, evden çıkarmak ve okula gitmek tam bir kabustu, okula vardığımızda yorgunluktan ölüyordum çünkü yol boyu bazı yerlerde Çınar'ı patates çuvalı gibi sırtlamak zorunda kaldım. o gün orada bekledim ama sürekli acaba erken mi, doğru mu yapıyorum endişeleri kafamın içinde dolandı durdu.

Üçüncü gün, babası da bizimle geldi, giderken sorun çıkmadı çünkü babasına bana yaptığı çamurlukları yapamıyor. okula gittiğimizde ağladı ama sınıfına girdikten sonra sakinleşmiş, öğretmeni sağ olsun bize whats up üzerinde video gönderdi, uyumlu gözüküyordu.

Dördüncü gün, yine formayı giymeyi red etti, ayakkabılarını giyerken gerçekten içli içli ağladı, beni bırakma anne dedi, elleri buz gibiydi ama sağlam durdum okula bırakırken iyi eğlenceler dedim ve okulda beklemedim hatta annemle kahve içmeye gittik. Öğretmenimizden gelen ilk mesaj,
- herşey yolunda bugün daha uzun kalsın
idi. mutluluktan havalara uçtum.

Beşinci gün yani bugün yine kıyafetini giydiremedim gerçi bugün serbest günmüş, güzelce gittik öyle çok ağlamadı, bırakırken biraz ağladı, öğlen aldım. gittiğimde ağlıyordu sadece ama öğretmenine bye bye demeyi ihmal etmedi.

Bu beş günde Çınar'daki değişiklikler harika, oyuncaklarını topluyor çünkü öğretmenimiz sınıfta oyuncakları toplatıyor:)
daha uyumlu, sıklıkla aynı yaştaki kuzeni ile kavga eder oyuncak çekişirlerdi, Çınar şimdi bu kavgalara dahil olmuyor.
evin içinde daha uyumlu, evde sıkılır benim üzerimde tırtıl gibi dolanırdı, şimdi gelip oyuncakları ile oynuyor, dediklerime uyum sağlıyor.


Beş günün sonunda kararlı davrandığım için kendimi tebrik ediyorum.
Öğretmenimizi, sabrı ve bana yardımı için tebrik ediyorum.
Çınar'ı, bu uyum sürecini aylara bölmediği, okulun ilk haftasında nispeten tamamladığı için tebrik ediyorum.

tabi ki gidilecek çok yol var mesela yemek yemiyor okulda, bunu çözmemiz lazım,
sabah bırakırken güle güle annecim demiyor, ağlıyor
okul formasını giymiyor...

peki Çınar okuldayken ben ne yapıyorum...

Kendimi şaşırdım, temizlik yaptım evde kahve ictim ( evde kendi kendime kahve içmem ki ben )

devam edecek ...